26.2 C
Ankara
Thursday, April 25, 2024
spot_img

“LNG’de FSRU dönemi ve Türkiye arz güvenliği”

Doğadaki değişken yapı insanlığın kurduğu tüm medeniyetlere ve yapılara derinden bir etki bırakmıştır. Özellikle bu değişkenliğin mevsimlerle kendini göstermesi nedeniyle barınma ihtiyacı, yiyeceğe erişim ve güvenlik kaygıları insanların ve hayvanların yaşadığı tüm zamanlarda bir çeşit biriktirme ihtiyacını ortaya koymuştur.*

TENVA/Enerji Panorama Dergisi @Twitter

İhtiyaç duyulan ve biriktirilen malın niteliklerinin uzun süreli olarak saklanabilmesi için de yine bu mala özgü depolar hazırlamak da, uzun yıllardır insanoğlunun yapageldiği bir davranıştır.

Bu sıkıcı ansiklopedik girişten sonra hepimizin bildiği gibi modern ekonomi ve para, farklı türde bir biriktirme olanağı sağlasa ve kendimizi güvende hissettirse de, söz konusu malların arz ve taleplerindeki dalgalanma parasal değerlerinde de değişimlere yol açmakta ve bu ürünlerin depolanmasının önemini bir kere daha ortaya koymaktadır.

Enerji gibi hayati ve bazen para karşılığında bile bulunamayan bir ürün, dünyadaki tüm ülkeler için olduğu gibi doğal olarak Türkiye için de çok önemlidir. Özellikle fosil kaynaklarda neredeyse tamamen dışarıya bağımlı olan Türkiye’nin ekonomisindeki yıllardır gözlemlenen cari açığın en büyük sebebi enerji maliyetleridir.

Nitekim bu maliyetler kadar önemli diğer bir maliyet, olası bir enerji kesintisinde (özellikle kış aylarında) yaşanabilecek, üretimin durması, iletişimin aksaması ve güvenlik altyapısının çalışmaması gibi ortaya çıkabilecek sonuçlar, diğer bir çok ülkede olduğu gibi Türkiye’yi de kaosa sürükleyebilecektir.

İç veya dış nedenlerden dolayı ortaya çıkabilecek bu sonucu ortadan kaldırmanın en büyük önlemi de enerjiyi depolamak ve iletim hatlarının bakım ve güvenliğini sağlamaktır. Enerji bugün için elektrik formunda yüksek miktarlarda depolanamasa da, doğalgazın depolanmasında bir çok yöntem geliştirilmiştir.

– Doğalgaz depolamada Türkiye

2016 itibariyle kullandığı elektriğin yüksek bir oranını doğalgazdan üreten, doğalgazda da neredeyse tamamen dışa bağımlı olmasına rağmen bu ürünün arz çeşitliliğinde bir kaynağa aşırı bağlı olan Türkiye için depolama kapasitesinin yükseltilmesi, en önemli öncelikler arasında gelmektedir.

Öte yandan 2016 yılında, bir önceki yıl en büyük doğalgaz tedarikçisi olan Rusya ile yaşadığı kriz nedeniyle Türkiye, büyük dersler almış ve bu yılı doğalgaz arz çeşitliliğini sağlama yolunda önemli adımlar atarak geçirmiştir. 2016 yılının Aralık ayı ise FSRU denilen sıvılaştırılmış gazı depolayabilen ve tekrar gazlaştırıp sisteme verebilen yüzer LNG tesislerinin devreye alınması nedeniyle ayrı bir önem taşımaktadır.

EPDK verilerine göre Türkiye’nin 2015 yılındaki ulusal doğalgaz tüketimi 48 milyar metreküp, ithalatı ise 48.5 milyar metreküp olarak gerçekleşmiştir. İthalatın yüzde 15.8’ine denk gelen 7.6 milyar metreküplük kısmı LNG olarak yapılmıştır. 2016 yılı sonunda da bu seviyede bir tüketim ve ithalat beklenmektedir.

Türkiye’nin tüketim ve ithalat miktarlarına bakıldığında ise doğalgaz depolama kapasitesi oransal olarak çok düşük kalsa da LNG teknolojisindeki gelişmeler ve yeni yatırımlar bu problemin kısa sürede ortadan kaldırılmasını sağlayabilir.

Depolama tesisleri ve kapasitelerine geçmeden önce doğalgaz tüketimini yıllık değil günlük rakamlarla incelemek, arz kesintisini ve güvenliğini anlama açısından daha önemlidir. Türkiye’nin yıllık tüketimi bölü bir yıldaki gün sayısından ortaya çıkan ortalama günlük tüketimi 133 milyon metreküp civarında olsa da kış aylarında bu tüketim doğalgazın konutlardaki yaygın tüketimi nedeniyle günlük 230 milyon metreküpe çıkabilmektedir. Türkiye doğalgaz altyapısı ise mevcut halinde günlük 180 milyon metreküpün üzerinde uzun süre tüketimin devam etmesi durumunda sorun yaşayabilir. (Rekor 25 – 26 Ocak 2016 – günlük 235’er milyon metreküp). Yeni yapılacak depolama ve arz çeşitliliği sağlayacak tesislerle günlük 280 milyon metreküp seviyelerinin karşılanabilir hale getirilmesi gerekmektedir.

Doğalgazda arz güvenliğinin sağlanmasında en büyük sıkıntı da bu tür peak zamanlarda yaşandığı için depolama kapasitesinin artırılması ve günlük arzın yeni tesislerle ihtiyaca göre esnek bir şekilde artırılabilmesi asıl önemi taşıyor. Bu nedenle depolama tesislerini ve esnek arz kapasitesine sahip LNG tesislerini sisteme günlük verebilecekleri gaz miktarı ile değerlendirmek daha gerçekçi bir seçenek olarak ortaya çıkıyor.

– Karadaki doğalgaz depolama tesisleri

Türkiye Silivri’deki Kuzey Marmara ve Değirmenköy depolama sahaları ile yıllık 2,85 milyar metreküp gazı depolayabiliyor ve sisteme günlük 25 milyon metreküp gazı arz edebiliyor. Bu tesis sanayi ve nüfusun yoğun olarak konumlandığı Marmara bölgesi için hayati öneme sahip bulunuyor.

Buna ek olarak yapımı uzun yıllardır devam eden Tuz Gölü doğalgaz depolama tesisinin ilk fazının 2017 yılı içerisinde devreye alınması planlanıyor. 2017 yılı içerisinde ilk faz ile günlük arz seviyesinin 20 milyon metreküpe, 2019 yılı itibariyle de günlük 40 milyon metreküpe ulaşılması planlanıyor.

– Karadaki sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) tesisleri

lng-land

Türkiye boru hatları ile aldığı doğalgaza ek olarak yüksek tüketim dönemlerindeki açığını karadaki LNG tesisleri ile sağlıyor. Biri Marmara Ereğli’sinde BOTAŞ tarafından diğeri de İzmir’de Egegaz tarafından karada kurulu toplam 2 adet tekrar gazlaştırma tesisi mevcut.

Yıllık kapasitesi 6,2 milyar metreküp olan Marmara Ereğlisi’ndeki tesis sisteme günlük 18 milyon metreküplük gazı arz edebiliyor. Bu tesisin 2019 yılı sonunda günlük 27 milyon metreküp kapasiteye ulaşması için çalışmalar devam ediyor.

İzmir’de Egegaz tarafından işletilen tesisin yıllık kapasitesi ise yıllık 6 milyar metreküp, günlük ise 16,5 milyon metreküp dolayında. Bu tesisin kapasitesinin önemli miktarda artırılması için de çalışmalar devam ediyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, bu tesisle ilgili olarak Ekim ayında yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

“Bu aralık ayı itibarıyla inşallah yüzde 50’lik kapasite artışını ortaya koyacak ve inşallah yaza da (2017) 16 milyondan 25 milyona çıkmasını müteakip, önümüzdeki yıl 39 milyon metreküpe çıkacak, bu da yine müthiş bir başarı. Bu projedeki arkadaşları tebrik etmek lazım.”

Karada kurulu LNG tesislerinin kapasitelerindeki artış Türkiye için büyük öneme sahip. Buna ek olarak Türkiye, doğalgaz teknolojinin en büyük avantajlarından biri olan FSRU (Floating Storage and Regasification Unit) ile 2016 Aralık ayı itibariyle tanıştı.

– Denizde kurulu sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) tesisleri ya da FSRU’lar

Geçtiğimiz yıl Ocak ayında yapımına başlanan ve neredeyse rekor sürede kullanıma alınacak ilk FSRU tesisi ETKİ Liman İşletmeleri AŞ tarafından İzmir’de Aralık ayında devreye alındı.

Kolin Grubu’na ait ve kısaca ETKİ olarak adlandırılan tesisin yıllık 5 milyar metreküplük kapasitesinin yanı sıra günlük kapasitesinin ilk etapta 14 milyon metreküp ve yakın dönemde gerçekleştirilecek geliştirmelerle 20 milyon metreküp olacağı belirtiliyor.

Bu tesise ek olarak EPDK’ya iki adet daha FSRU lisansı için başvuru yapılmış durumda. FSRU tesislerinin yakın gelecekte daha çok kullanılacağını da başvurulardan birinin Türkiye’nin en büyük holdingi olan Koç Holding tarafından yapılmış olmasından anlayabiliriz.

Başvuruyu yapan şirketlerden biri olan ADG Enerji, Koç Holding bünyesindeki Aygaz şirketi altında çalışıyor ve lisans almak için başvuru yaptığı tesis projesinin yıllık 5 milyar metreküp kapasiteye ve günlük 14.1 milyon metreküplük doğalgaz arz kapasitesine sahip olması planlanıyor.

Diğer başvuru sahibi şirket Maks Proje Geliştirme AŞ ise, yıllık 6 milyar metreküp günlükse 17 milyon metreküp doğalgaz arz kapasiteli tesis kurmak istiyor.

engie-fsru-turkey_1

– Depolama, LNG ve FSRU ile gelişebilecek arz güvenliği

Günümüz itibariyle depolama ve LNG tesisleri ile günlük yaklaşık 59,5 milyon metreküplük doğalgaz arzı sağlanabilmektedir. (Silivri 25 mcmpd, Marmara Ereğlisi 18mcmpd, Egegaz 16,5 mcmpd) 2016 Aralık ayı itibariyle Etki FSRU ile bu miktar 74 milyon metreküpe çıkabilecektir.

2017 yılı içerisinde ve beklendiği üzere yaz ayı itibariyle Egegaz’ın kapasitesinin günlük 8,5 milyon metreküp artması ile 25 milyon metreküpe çıkması, Etki FSRU’nun 14’ten 20 milyon metreküpe çıkması ve Tuz gölünün günlük 20 milyon metreküp arz edebilen birinci fazının devreye alınması ile günlük toplamda 34,5 milyon metreküplük bir arz kapasitesi artışı beklenebilir. Bu artış günlük 109 milyon metreküplük bir gaz arz kapasitesine karşılık gelir.

2018 yılında Egegaz’ın kapasitesinin günlük 39 milyon metreküpe çıkarılması ile çoğalacak 14 milyon metreküplük arz kapasitesi toplam kapasiteyi günlük 123 milyon metreküpe çıkarabilir.
2019 yılına gelindiğinde ise Tuz Gölü doğalgaz depolama tesisinin ikinci fazının devreye girmesi beklenmektedir. Bu tesisten gelebilecek günlük kapasite 20 milyon metreküp artış, arzı 143 milyon metreküpe çıkarabilecektir.

Bunlara ek olarak bir FSRU tesisinin lisans alma ve kurulum süresi yaklaşık 2 yıl olarak hesaplanmaktadır. ADG Enerji ve Maks enerjinin lisans başvurusunda bulundukları iki tesis projesinin günlük kapasiteleri toplamda 31 milyon metreküptür. Bu tesislerin de 2019 yılı sonu itibariyle devreye alınabilmesi ile depolama, LNG ve FSRU tesislerinin doğalgaz sistemine arz edebilecekleri günlük kapasite 174 milyon metreküpe kadar yükselebilir.

Bu miktarın içerisindeki boru hatları ile gelen gazın depolandığı Silivri’den gelebilen günlük 25 milyon metreküplük ve Tuz Gölü’nden gelmesi beklenen günlük 40 milyon metreküplük gazın toplamı olan 65 milyon metreküplük gazı hesaba katmazsak (=109 mcmpd) Türkiye’nin günlük 109 milyon metreküplük gazı sistemine arz edebilecek kapasiteye sahip bir LNG ithalatçısı olması bu projeler ışığında mümkün gözükmektedir.

Söz konusu günlük miktar tam kapasite ile kullanım düşünüldüğünde yıllık yaklaşık 38 milyar metreküplük kapasiteye karşılık gelmekte bu miktar da Türkiye’nin bugünkü toplam tüketiminin neredeyse yüzde 80’ine karşılık gelmektedir. Öte yandan bu miktar, Türkiye’nin 2015 yılında yaklaşık 8 milyar metreküp olan LNG ithalatına göre 30 milyar metreküplük bir LNG kapasitesi artışı göstermektedir.

Yine çok yüksek gözüken bu miktar 2021 yılında sona ermesi planlanan Batı Hattı’nın bir Türk Akımı projesi tarafından ikame edilmemesi (yaklaşık yıllık 16 milyar metreküp), doğuda İran ile Azerbaycan’dan gelen gazın herhangi bir nedenle uzun süreli kesilmesi (iki ülke toplamı yaklaşık yıllık 14 milyar metreküp) ya da doğalgaz tüketiminin bu 5 yıllık süreçte artabilmesi durumunda da Türk doğalgaz sistemine neredeyse tam anlamıyla bir arz güvenliği sağlayabilecektir.

2019 sonunda bitmesi beklenen mevcut batı hattının, Türk Akımı ile ikame edilecek olmasına yönelik bir proje olsa da bu projenin tamamlanması, bölgedeki jeopolitik hareketliliğin durulması için gereken süre ve düşük petrol fiyatları nedeniyle Rusya’nın içinde bulunduğu ekonomik durum düşünüldüğünde tam anlamıyla kesinleşmiş değildir.

Şüphesiz ki gerek LNG gerekse FSRU tesisleri tam kapasite ile çalışmak durumunda değildir. Yukarıda belirtilen rakamlar tesislerin tam kapasite çalışmaları durumunda erişebilecekleri miktarlardır.

– Hub olma hedefinde arz fazlalığının sağlanması için LNG alternatifi

LNG’nin ülkeye getirebileceği bu ek kapasite, Türkiye’nin bir süredir amaçladığı doğalgazda bir hub olma projesi için gerekli olan pazardaki arz fazlalığını sağlayabilmesi için önem taşıyabilir.

Boru hatlarıyla İsrail, Kuzey Irak, ya da Türkmenistan gazının Türkiye’ye uygun fiyatlarla getirilmesi ve gazın gazla rekabet edebildiği bir borsa kurulabilmesi projeleri jeopolitik riskler, boru hatlarının endişe edilen güvenliği ve Kıbrıs sorunu gibi eski bir çok sorun nedeniyle hız kazanamamaktadır.

Bu projelerin Hub olma hedefinden önce gelen amacı Türkiye doğalgaz arzını güven altına almak olarak adlandırılmaktadır. Dünyada içine girilmesi beklenen bol gaz düşük fiyat döneminde gazın Katar gibi eski üreticilerin yanı sıra rekabeti artıracak ABD ya da Avustralya gibi yeni oyunculardan getirilmesi ve LNG ile yüksek arz kapasitesi yaratılması Türkiye’nin hem arz güvenliğini sağlama amaçlı birincil hedefine, hem de bir hub olma amaçlı ikincil hedefine katkı sağlayabilir.

Sonuç olarak, kullanıma alınan ilk FSRU tesisi, bu türde yeni tesisler için düzenleyici kuruma yapılan başvurular, mevcut LNG tesislerinin kapasitesinde yaşanması muhtemel artışlar ve karadaki doğalgaz depolama tesislerinin sayısında yaşanacak artış, kısa vadede Türkiye’nin doğalgaz arz güvenliğini yaşanacak çeşitlilik ile sağlamayı ve orta vadede de gaz bolluğu ve fiyat rekabeti yaşanabilecek bir uluslararası piyasanın kurulmasını sağlayabilir. Böyle bir piyasa, daha ucuz gazı boru hatlarıyla sunabileceğini düşünen İsrail Türkmenistan ya da İran gibi aktörlerin söz konusu piyasaya olan ilgisini de artıracaktır.

*”Bu yazı Enerji Panorama dergisinin Aralık 2016 tarihli sayısı için özel hazırlanmış ve yayınlanmıştır. Yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Türkiye Enerji Vakfı’na aittir. Tekrar yayınlanması halinde kaynak gösterilerek bu sayfaya aktif bağlantı sağlanması zorunludur.”

Doğadaki değişken yapı insanlığın kurduğu tüm medeniyetlere ve yapılara derinden bir etki bırakmıştır. Özellikle bu değişkenliğin mevsimlerle kendini göstermesi nedeniyle barınma ihtiyacı, yiyeceğe erişim ve güvenlik kaygıları insanların ve hayvanların yaşadığı tüm zamanlarda bir çeşit biriktirme ihtiyacını ortaya koymuştur.*

TENVA/Enerji Panorama Dergisi @Twitter

İhtiyaç duyulan ve biriktirilen malın niteliklerinin uzun süreli olarak saklanabilmesi için de yine bu mala özgü depolar hazırlamak da, uzun yıllardır insanoğlunun yapageldiği bir davranıştır.

Bu sıkıcı ansiklopedik girişten sonra hepimizin bildiği gibi modern ekonomi ve para, farklı türde bir biriktirme olanağı sağlasa ve kendimizi güvende hissettirse de, söz konusu malların arz ve taleplerindeki dalgalanma parasal değerlerinde de değişimlere yol açmakta ve bu ürünlerin depolanmasının önemini bir kere daha ortaya koymaktadır.

Enerji gibi hayati ve bazen para karşılığında bile bulunamayan bir ürün, dünyadaki tüm ülkeler için olduğu gibi doğal olarak Türkiye için de çok önemlidir. Özellikle fosil kaynaklarda neredeyse tamamen dışarıya bağımlı olan Türkiye’nin ekonomisindeki yıllardır gözlemlenen cari açığın en büyük sebebi enerji maliyetleridir.

Nitekim bu maliyetler kadar önemli diğer bir maliyet, olası bir enerji kesintisinde (özellikle kış aylarında) yaşanabilecek, üretimin durması, iletişimin aksaması ve güvenlik altyapısının çalışmaması gibi ortaya çıkabilecek sonuçlar, diğer bir çok ülkede olduğu gibi Türkiye’yi de kaosa sürükleyebilecektir.

İç veya dış nedenlerden dolayı ortaya çıkabilecek bu sonucu ortadan kaldırmanın en büyük önlemi de enerjiyi depolamak ve iletim hatlarının bakım ve güvenliğini sağlamaktır. Enerji bugün için elektrik formunda yüksek miktarlarda depolanamasa da, doğalgazın depolanmasında bir çok yöntem geliştirilmiştir.

– Doğalgaz depolamada Türkiye

2016 itibariyle kullandığı elektriğin yüksek bir oranını doğalgazdan üreten, doğalgazda da neredeyse tamamen dışa bağımlı olmasına rağmen bu ürünün arz çeşitliliğinde bir kaynağa aşırı bağlı olan Türkiye için depolama kapasitesinin yükseltilmesi, en önemli öncelikler arasında gelmektedir.

Öte yandan 2016 yılında, bir önceki yıl en büyük doğalgaz tedarikçisi olan Rusya ile yaşadığı kriz nedeniyle Türkiye, büyük dersler almış ve bu yılı doğalgaz arz çeşitliliğini sağlama yolunda önemli adımlar atarak geçirmiştir. 2016 yılının Aralık ayı ise FSRU denilen sıvılaştırılmış gazı depolayabilen ve tekrar gazlaştırıp sisteme verebilen yüzer LNG tesislerinin devreye alınması nedeniyle ayrı bir önem taşımaktadır.

EPDK verilerine göre Türkiye’nin 2015 yılındaki ulusal doğalgaz tüketimi 48 milyar metreküp, ithalatı ise 48.5 milyar metreküp olarak gerçekleşmiştir. İthalatın yüzde 15.8’ine denk gelen 7.6 milyar metreküplük kısmı LNG olarak yapılmıştır. 2016 yılı sonunda da bu seviyede bir tüketim ve ithalat beklenmektedir.

Türkiye’nin tüketim ve ithalat miktarlarına bakıldığında ise doğalgaz depolama kapasitesi oransal olarak çok düşük kalsa da LNG teknolojisindeki gelişmeler ve yeni yatırımlar bu problemin kısa sürede ortadan kaldırılmasını sağlayabilir.

Depolama tesisleri ve kapasitelerine geçmeden önce doğalgaz tüketimini yıllık değil günlük rakamlarla incelemek, arz kesintisini ve güvenliğini anlama açısından daha önemlidir. Türkiye’nin yıllık tüketimi bölü bir yıldaki gün sayısından ortaya çıkan ortalama günlük tüketimi 133 milyon metreküp civarında olsa da kış aylarında bu tüketim doğalgazın konutlardaki yaygın tüketimi nedeniyle günlük 230 milyon metreküpe çıkabilmektedir. Türkiye doğalgaz altyapısı ise mevcut halinde günlük 180 milyon metreküpün üzerinde uzun süre tüketimin devam etmesi durumunda sorun yaşayabilir. (Rekor 25 – 26 Ocak 2016 – günlük 235’er milyon metreküp). Yeni yapılacak depolama ve arz çeşitliliği sağlayacak tesislerle günlük 280 milyon metreküp seviyelerinin karşılanabilir hale getirilmesi gerekmektedir.

Doğalgazda arz güvenliğinin sağlanmasında en büyük sıkıntı da bu tür peak zamanlarda yaşandığı için depolama kapasitesinin artırılması ve günlük arzın yeni tesislerle ihtiyaca göre esnek bir şekilde artırılabilmesi asıl önemi taşıyor. Bu nedenle depolama tesislerini ve esnek arz kapasitesine sahip LNG tesislerini sisteme günlük verebilecekleri gaz miktarı ile değerlendirmek daha gerçekçi bir seçenek olarak ortaya çıkıyor.

– Karadaki doğalgaz depolama tesisleri

Türkiye Silivri’deki Kuzey Marmara ve Değirmenköy depolama sahaları ile yıllık 2,85 milyar metreküp gazı depolayabiliyor ve sisteme günlük 25 milyon metreküp gazı arz edebiliyor. Bu tesis sanayi ve nüfusun yoğun olarak konumlandığı Marmara bölgesi için hayati öneme sahip bulunuyor.

Buna ek olarak yapımı uzun yıllardır devam eden Tuz Gölü doğalgaz depolama tesisinin ilk fazının 2017 yılı içerisinde devreye alınması planlanıyor. 2017 yılı içerisinde ilk faz ile günlük arz seviyesinin 20 milyon metreküpe, 2019 yılı itibariyle de günlük 40 milyon metreküpe ulaşılması planlanıyor.

– Karadaki sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) tesisleri

Türkiye boru hatları ile aldığı doğalgaza ek olarak yüksek tüketim dönemlerindeki açığını karadaki LNG tesisleri ile sağlıyor. Biri Marmara Ereğli’sinde BOTAŞ tarafından diğeri de İzmir’de Egegaz tarafından karada kurulu toplam 2 adet tekrar gazlaştırma tesisi mevcut.

Yıllık kapasitesi 6,2 milyar metreküp olan Marmara Ereğlisi’ndeki tesis sisteme günlük 18 milyon metreküplük gazı arz edebiliyor. Bu tesisin 2019 yılı sonunda günlük 27 milyon metreküp kapasiteye ulaşması için çalışmalar devam ediyor.

İzmir’de Egegaz tarafından işletilen tesisin yıllık kapasitesi ise yıllık 6 milyar metreküp, günlük ise 16,5 milyon metreküp dolayında. Bu tesisin kapasitesinin önemli miktarda artırılması için de çalışmalar devam ediyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, bu tesisle ilgili olarak Ekim ayında yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

“Bu aralık ayı itibarıyla inşallah yüzde 50’lik kapasite artışını ortaya koyacak ve inşallah yaza da (2017) 16 milyondan 25 milyona çıkmasını müteakip, önümüzdeki yıl 39 milyon metreküpe çıkacak, bu da yine müthiş bir başarı. Bu projedeki arkadaşları tebrik etmek lazım.”

Karada kurulu LNG tesislerinin kapasitelerindeki artış Türkiye için büyük öneme sahip. Buna ek olarak Türkiye, doğalgaz teknolojinin en büyük avantajlarından biri olan FSRU (Floating Storage and Regasification Unit) ile 2016 Aralık ayı itibariyle tanıştı.

– Denizde kurulu sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) tesisleri ya da FSRU’lar

Geçtiğimiz yıl Ocak ayında yapımına başlanan ve neredeyse rekor sürede kullanıma alınacak ilk FSRU tesisi ETKİ Liman İşletmeleri AŞ tarafından İzmir’de Aralık ayında devreye alındı.

Kolin Grubu’na ait ve kısaca ETKİ olarak adlandırılan tesisin yıllık 5 milyar metreküplük kapasitesinin yanı sıra günlük kapasitesinin ilk etapta 14 milyon metreküp ve yakın dönemde gerçekleştirilecek geliştirmelerle 20 milyon metreküp olacağı belirtiliyor.

Bu tesise ek olarak EPDK’ya iki adet daha FSRU lisansı için başvuru yapılmış durumda. FSRU tesislerinin yakın gelecekte daha çok kullanılacağını da başvurulardan birinin Türkiye’nin en büyük holdingi olan Koç Holding tarafından yapılmış olmasından anlayabiliriz.

Başvuruyu yapan şirketlerden biri olan ADG Enerji, Koç Holding bünyesindeki Aygaz şirketi altında çalışıyor ve lisans almak için başvuru yaptığı tesis projesinin yıllık 5 milyar metreküp kapasiteye ve günlük 14.1 milyon metreküplük doğalgaz arz kapasitesine sahip olması planlanıyor.

Diğer başvuru sahibi şirket Maks Proje Geliştirme AŞ ise, yıllık 6 milyar metreküp günlükse 17 milyon metreküp doğalgaz arz kapasiteli tesis kurmak istiyor.

engie-fsru-turkey_1

– Depolama, LNG ve FSRU ile gelişebilecek arz güvenliği

Günümüz itibariyle depolama ve LNG tesisleri ile günlük yaklaşık 59,5 milyon metreküplük doğalgaz arzı sağlanabilmektedir. (Silivri 25 mcmpd, Marmara Ereğlisi 18mcmpd, Egegaz 16,5 mcmpd) 2016 Aralık ayı itibariyle Etki FSRU ile bu miktar 74 milyon metreküpe çıkabilecektir.

2017 yılı içerisinde ve beklendiği üzere yaz ayı itibariyle Egegaz’ın kapasitesinin günlük 8,5 milyon metreküp artması ile 25 milyon metreküpe çıkması, Etki FSRU’nun 14’ten 20 milyon metreküpe çıkması ve Tuz gölünün günlük 20 milyon metreküp arz edebilen birinci fazının devreye alınması ile günlük toplamda 34,5 milyon metreküplük bir arz kapasitesi artışı beklenebilir. Bu artış günlük 109 milyon metreküplük bir gaz arz kapasitesine karşılık gelir.

2018 yılında Egegaz’ın kapasitesinin günlük 39 milyon metreküpe çıkarılması ile çoğalacak 14 milyon metreküplük arz kapasitesi toplam kapasiteyi günlük 123 milyon metreküpe çıkarabilir.
2019 yılına gelindiğinde ise Tuz Gölü doğalgaz depolama tesisinin ikinci fazının devreye girmesi beklenmektedir. Bu tesisten gelebilecek günlük kapasite 20 milyon metreküp artış, arzı 143 milyon metreküpe çıkarabilecektir.

Bunlara ek olarak bir FSRU tesisinin lisans alma ve kurulum süresi yaklaşık 2 yıl olarak hesaplanmaktadır. ADG Enerji ve Maks enerjinin lisans başvurusunda bulundukları iki tesis projesinin günlük kapasiteleri toplamda 31 milyon metreküptür. Bu tesislerin de 2019 yılı sonu itibariyle devreye alınabilmesi ile depolama, LNG ve FSRU tesislerinin doğalgaz sistemine arz edebilecekleri günlük kapasite 174 milyon metreküpe kadar yükselebilir.

Bu miktarın içerisindeki boru hatları ile gelen gazın depolandığı Silivri’den gelebilen günlük 25 milyon metreküplük ve Tuz Gölü’nden gelmesi beklenen günlük 40 milyon metreküplük gazın toplamı olan 65 milyon metreküplük gazı hesaba katmazsak (=109 mcmpd) Türkiye’nin günlük 109 milyon metreküplük gazı sistemine arz edebilecek kapasiteye sahip bir LNG ithalatçısı olması bu projeler ışığında mümkün gözükmektedir.

Söz konusu günlük miktar tam kapasite ile kullanım düşünüldüğünde yıllık yaklaşık 38 milyar metreküplük kapasiteye karşılık gelmekte bu miktar da Türkiye’nin bugünkü toplam tüketiminin neredeyse yüzde 80’ine karşılık gelmektedir. Öte yandan bu miktar, Türkiye’nin 2015 yılında yaklaşık 8 milyar metreküp olan LNG ithalatına göre 30 milyar metreküplük bir LNG kapasitesi artışı göstermektedir.

Yine çok yüksek gözüken bu miktar 2021 yılında sona ermesi planlanan Batı Hattı’nın bir Türk Akımı projesi tarafından ikame edilmemesi (yaklaşık yıllık 16 milyar metreküp), doğuda İran ile Azerbaycan’dan gelen gazın herhangi bir nedenle uzun süreli kesilmesi (iki ülke toplamı yaklaşık yıllık 14 milyar metreküp) ya da doğalgaz tüketiminin bu 5 yıllık süreçte artabilmesi durumunda da Türk doğalgaz sistemine neredeyse tam anlamıyla bir arz güvenliği sağlayabilecektir.

2019 sonunda bitmesi beklenen mevcut batı hattının, Türk Akımı ile ikame edilecek olmasına yönelik bir proje olsa da bu projenin tamamlanması, bölgedeki jeopolitik hareketliliğin durulması için gereken süre ve düşük petrol fiyatları nedeniyle Rusya’nın içinde bulunduğu ekonomik durum düşünüldüğünde tam anlamıyla kesinleşmiş değildir.

Şüphesiz ki gerek LNG gerekse FSRU tesisleri tam kapasite ile çalışmak durumunda değildir. Yukarıda belirtilen rakamlar tesislerin tam kapasite çalışmaları durumunda erişebilecekleri miktarlardır.

– Hub olma hedefinde arz fazlalığının sağlanması için LNG alternatifi

LNG’nin ülkeye getirebileceği bu ek kapasite, Türkiye’nin bir süredir amaçladığı doğalgazda bir hub olma projesi için gerekli olan pazardaki arz fazlalığını sağlayabilmesi için önem taşıyabilir.

Boru hatlarıyla İsrail, Kuzey Irak, ya da Türkmenistan gazının Türkiye’ye uygun fiyatlarla getirilmesi ve gazın gazla rekabet edebildiği bir borsa kurulabilmesi projeleri jeopolitik riskler, boru hatlarının endişe edilen güvenliği ve Kıbrıs sorunu gibi eski bir çok sorun nedeniyle hız kazanamamaktadır.

Bu projelerin Hub olma hedefinden önce gelen amacı Türkiye doğalgaz arzını güven altına almak olarak adlandırılmaktadır. Dünyada içine girilmesi beklenen bol gaz düşük fiyat döneminde gazın Katar gibi eski üreticilerin yanı sıra rekabeti artıracak ABD ya da Avustralya gibi yeni oyunculardan getirilmesi ve LNG ile yüksek arz kapasitesi yaratılması Türkiye’nin hem arz güvenliğini sağlama amaçlı birincil hedefine, hem de bir hub olma amaçlı ikincil hedefine katkı sağlayabilir.

Sonuç olarak, kullanıma alınan ilk FSRU tesisi, bu türde yeni tesisler için düzenleyici kuruma yapılan başvurular, mevcut LNG tesislerinin kapasitesinde yaşanması muhtemel artışlar ve karadaki doğalgaz depolama tesislerinin sayısında yaşanacak artış, kısa vadede Türkiye’nin doğalgaz arz güvenliğini yaşanacak çeşitlilik ile sağlamayı ve orta vadede de gaz bolluğu ve fiyat rekabeti yaşanabilecek bir uluslararası piyasanın kurulmasını sağlayabilir. Böyle bir piyasa, daha ucuz gazı boru hatlarıyla sunabileceğini düşünen İsrail Türkmenistan ya da İran gibi aktörlerin söz konusu piyasaya olan ilgisini de artıracaktır.

*”Bu yazı Enerji Panorama dergisinin Aralık 2016 tarihli sayısı için özel hazırlanmış ve yayınlanmıştır. Yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Türkiye Enerji Vakfı’na aittir. Tekrar yayınlanması halinde kaynak gösterilerek bu sayfaya aktif bağlantı sağlanması zorunludur.”

TENVAhttps://www.tenva.org
Türkiye Enerji Vakfı (TENVA), enerji kaynakları, teknolojileri, politikaları ve enerji piyasalarında gerçekleşmekte olan ulusal ve uluslararası gelişmelere aktif katkı sunmak için 2012 yılında faaliyetlerine başladı. Enerji sektörüne özel Türkiye'nin ilk ve tek düşünce kuruluşu olmanın verdiği ağırlıkla çalışmalarını gerçekleştiren TENVA bünyesinde; Enerji Teknolojileri ve Sürdürülebilirlik Araştırma Merkezi, Uluslararası Enerji Politikaları ve Diplomasisi Araştırma Merkezi, Enerji Piyasaları ve Düzenleyici İşlemler Araştırma Merkezi yer almaktadır. TENVA, dünya piyasalarındaki eğilimler ve politik gelişmeler dikkate alınarak; uluslararası bir bakış ve disiplinler arası bir anlayış ile sektörü ele alıyor ve bu anlayış çerçevesinde 2013 Haziran ayından bu yana aylık olarak Enerji Panorama dergisini yayınlıyor.

Benzer

Sosyal Medya

513BeğenenlerBeğen
431TakipçilerTakip Et
13,416TakipçilerTakip Et

Haber bültenimize abone ol

E-Bülten abonemiz olun, enerji sektörüne dair en güncel haberler ve duyurular her hafta e-posta adresinize gelsin.

spot_img

En Son Haberler